Özbekistan, binlerce yıl birikmiş ve zenginleşmiş tarihi bir medeniyete sahiptir. Özbekistanda sadece Orta Asya değil belki de dünya uygarlığına katkıda bulunmuş düşünürler, bilim ve devlet adamları, şairler yaşamış, icat etmiş ve büyük eserler yazmıştır. Bu miras günümüze kadar ulaşmış kıymetli bilimsel ve edebi kitaplar, minyatürler, emsalsiz mimari eserlerden oluşmaktadır.
Daha önceki yazılarımda bu dost ve kardeş ülkenin siyasal, toplumsal ve anayasal sistemi ile birlikte kısa tarihini de değerli okuyucularımla paylaşmıştım.(1)
Kültür ve Eğitim Alanındaki Gelişmeler
Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, Özbek olma şuurunun toplumun tüm kesimlerinde filizlendiği ve boy attığı gözlemlenmiştir. Özellikle aydın, yazar ve entelektüeller arasında bu şuurun zirveye ulaşmasıyla kültürel mirasa sahip çıkma düşüncesi devlet ve halk nezdinde kabul görmüştür. Daha önce yine BİLGESAM tarafından yayımlanan bir analizimde Özbekistan-UNESCO (BM Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı) ilişkilerini değerlendirirken (2) bu ülkenin zengin kültürel mirasına kısmen değinmiştim. Bu analizde ise genel olarak Özbekistanın kültürel zenginliği ve bağımsızlığından bu yana kaydettiği sosyo-ekonomik gelişmeler üzerinde durulacaktır.
Bağımsızlığını müteakip, Özbek halkının zengin kültürel ve manevî mirasını muhafaza etmek ve incelemek, Cumhurbaşkanı İslam Kerimovun önderliğinde devlet politikası mahiyetine kavuşturulmuştur. Özbekistan Kültür Bakanlığı yetkililerinin verdiği bilgilere göre bugüne kadar 4 bine yakın arkeolojik anıt devlet koruması altına alınmıştır. Binden fazla arkeolojik ve mimari anıt ise yeniden inşa edilmiştir.
Bağımsızlıktan sonra geçen yirmi sene içinde; İmam Buhari, İmam Tirmizi, İmam Maturidi, Bahauddin Nakşibend, Burhaneddin Margilani, Abdülhalık Gucduvani, Hoca Übeydullah Ahrari-Veli, Emir Timur gibi dünya uygarlığına büyük katkı sağlayan Türk-İslam medeniyetinin tarih boyunca öne çıkmış isimleri yeniden topluma kazandırılmıştır. Bu kişilerin türbeleri tamir edilmiştir. Başkent Taşkent yeni binalara kavuşurken Sovyetler Birliği döneminin mimari yapıtları ve diğer anıt niteliğindeki mimari yapıtlar yenilenip halkın hizmetine açıldı. Aynı zamanda Temuriler Müzesi ve Şehitler Meydanı gibi tarihi ve çağdaş mimarcılık kültürümüzü yansıtan yeni ziyaret merkezleri inşa edildi.
Özbekistan tarafından kültürel mirasın ihyası maksadıyla yürütülen bu projeler, diğer ülkeler ve uluslararası teşkilatlar tarafından tanınmış ve takdir edilmiştir. İslam Konferansı Teşkilatının Kültür, Eğitim ve Bilim Araştırma Merkezince (ISESCO) alınan karara göre 2007de Taşkentin İslam Kültürü Başkenti ilan edilmiş, Özbekistanın İslam medeniyetine ve uluslararası uygarlığa katkısı kabul ve takdir edilmiştir. Geçen yirmi sene içerisinde büyük Özbek âlim, düşünür ve fikir adamlarından Ali Şir Nevai, Emir Timur, Mirza Uluğbeg, Fergani, Buhari, Tirmizi, Celaleddin Manguberdi gibi büyük şahsiyetlerin doğum yıldönümleri, Buhara ve Hiva şehirlerinin 2500. yıldönümü, Semerkantın 2750. yıldönümü, Taşkentin 2200. yıldönümü UNESCOnun himayesinde kutlanmıştır.
Büyük bilim ve devlet adamı Mirza Uluğbegin 600. yıldönümü (1994), devlet adamı ve komutan Emir Timurun 660. yıldönümü (1996), ünlü muhaddis İmam Buharinin 1225. yıldönümü ve büyük âlim Ferganinin 1200. yıldönümü (1998), Avesta eserinin 2700. yıldönümü (2001), Alpomış Destanının 1000. yıldönümü (2001), Özbek milletinin büyük evladı Celaleddin Manguberdinın 800. yıldönümü (1999), İmam Maturidinin 1300. yıldönümü ve Merginanıyın 910. yıldönümü (2000), Abdülhalık Gucduvaninin 900.yıldönümü (2003), Hoca Übeydullah Ahrar-i Velinin 600. yıldönümü (2004), Mamun Akademisinin 1000. yıldönümü (2006) UNESCOnun etkinlikler takvim listesine eklenmiş ve dünyada geniş çapta kutlanmıştır.
Ayrıca UNESCO kararı ile belirlenen bir takım tarihi kentler kendi yıldönümlerini kutlamıştır. 1997de Buhara ve Hiva şehirlerinin 2500. yıldönümü, 2002 de Termezin 2500. yıldönümü, 2006da Karşının 2700. yıldönümü, 2007de Semerkantın 2750. yıldönümü, 2007de Margilanın 2000. yıldönümü ve 2009da Taşkentin 2200. yıldönümü kutlanmıştır. Buhara, Hive, Semerkant ve Şahrizabz gibi ünlü kentler, Özbekistan Bilimler Akademisinin El Biruni adındaki Şarkşinaslık Enstitüsünde muhafaza edilmekte ve incelenmekte olan tarihi el yazmaları ve Özbekistan Dini İşler Başkalığınca muhafaza edilen Hz. Osman Kuranı UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine eklenmiştir.
Modern dünyada ülkenin gerçek durumu, eğitim alanında gelişip gelişmediğine bakılarak değerlendirilmektedir. Bir ülkenin geleceği, manevi kuvvete sahip olan yeni nesilleri hazırlama kabiliyetine bağlıdır. Bu nedenle Özbekistan Cumhuriyetinde bağımsızlığa kavuştuktan sonra eğitim öncelikli devlet politikası olarak ele alınmıştır. Özbekistan, okur-yazarlık oranı bakımından dünyanın en yüksek düzeyli (% 99.34) ülkelerinden biridir. Özbekistanda hâlihazırda Ulusal Eğitim Programı çerçevesinde Genel Eğitim Okullarının Geliştirilmesi için geniş çaplı çalışmalar yapılmaktadır.
Özbekistanda 70ten fazla yüksek eğitim kurumu faaliyet göstermektedir. Ülkede 1300 akademik lise ve kolej, 9,8 bin genel eğitim okulu ve 6,4 bin anaokulu dâhil olmak üzeri kapsamlı bir eğitim sistemi yürürlüktedir. Özbekistan, Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülkedir. 29 milyonluk nüfusun yüzde 64ü 30 yaşın altındadır. Bugün 76 üniversitede 300 bine yakın öğrenci çeşitli mesleklere göre eğitim almaktadır. Milli gelirin yüzde 12 den fazlası eğitim için harcanmaktadır. Dünya genelinde bu oran yüzde 3-5 arasındadır.
Ekonomik Alandaki Gelişmeler
Özbekistan 2012 yılında bağımsızlığının 20. yılını kutlamaktadır. Bu yıl içinde Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) da 20. yılını kutlayacaktır. BDT, kurulduğu ilk yıllarda çok ciddi sıkıntılar ve zorluklar yaşamıştır. Üye devletlerin her biri zor şartlar altında bağımsızlıklarının temellerini hazırlamaya çalışmıştır. Özbekistan da bu devletlerden bir tanesidir. Çünkü Sovyetler Birliğinin dağıldığı dönemde Özbekistan, yalnızca ham madde üretimine dayalı ve Sovyetlere bağımlı bir ekonomik sisteme sahipti.
Sovyetler Birliğinin pamuk üretiminde tek söz sahibi otorite olması sebebiyle Özbekistan ekonomisi gerekli ivmeyi yakalayamamıştır. Özbekistan bağımsızlıktan önce Sovyet devletleri içinde kişi başına düşen milli gelir sıralamasında son sırada yer almaktaydı. Ancak bugün Özbek devleti gelişen ufku ile birlikte uluslararası toplumda konumunu değiştirmiş, birçok yönü ile tüm dünyanın ilgisini ve saygınlığını kazanmıştır. Bağımsızlığının 20. yıldönümünde Özbekistan, evrensel normlar uyarınca reformlar uygulamaya koymuştur ve geliştirdiği kendine özgü ekonomi modelini sürdürmektedir. Özbekistanda anayasal kurumlar yenilenmekte, hukukun üstünlüğü yerleşmekte, ekonominin siyaset üzerindeki etkisi artmakta, siyasi, ekonomik ve sosyal reformlar planlı ve aşamalı bir süreçle gerçekleştirilmektedir.
Sürdürülebilir büyüme oranları, istikrarlı bir finans ve bankacılık sisteminin tesisine yönelik atılan adımlar, Özbekistanın uygulamaya koyduğu yeni modelin kararlılıkla takip edildiğini göstermektedir. 2010da Özbekistan ekonomisinin büyüme oranı % 8,5 seviyesine yükselmiştir. Bu rakam uluslararası finans kuruluşlarınca 2010 yılı içindeki en yüksek büyüme rakamı olarak belirlenmiştir. 2000-2010 yılları arasında gayri safi yurtiçi hâsılası iki katına çıkmış, bu artış kişi başına düşen milli gelirde 1,7 kat artış sağlamıştır. Ekonomideki bu büyüme Özbekistanda hem istikrarın hem de ülkedeki büyük değişimin göstergesidir. İstikrarlı bir ekonomik büyüme ve artan nüfusa bağlı olarak 2009 yılında %7,4 olan enflasyon oranı 2010 yılında %7,3 olarak kaydedilmiştir. Enflasyon oranının düşük seviyede tutulabilmesi, dengeli ve disiplinli bir para politikası ile ekonomik krizlere karşı tasarlanan tedbirlerin doğru biçimde uygulanmasıyla gerçekleştirilmiştir.
Sovyetler Birliğinin dağılma döneminde Özbekistan ekonomisine yeniden göz atılacak olursa, her şeye sıfırdan başlayan bir ekonominin varlığından bahsetmek mümkündür. 1991 yılında yalnızca eski Sovyet ülkeleri ile ticari ilişkilere sahip olan Özbekistan bugün 180 ülke ile ticari ilişkilerini geliştirmiştir. 170 ülkeye ihracat gerçekleştiren Özbekistan, bugün otuzdan fazla uluslararası unvana sahip ekonomi ve finans kuruluşunun tam üyesidir. 50 ülke ile Yatırımların Teşviki ve Karşılıklı Korunması Hakkında anlaşma imzalanmış, Özbekistan bu 50 ülkenin 45i tarafından en çok tercih edilen ülke haline gelmiştir.
Son yirmi yıl içinde Özbekistan dış ticaret rakamlarında çarpıcı değişiklikler meydana gelmiştir. 1990 yılında dış ticaret hacmi 805,6 milyon ABD doları iken bu rakam 2010 yılında 21,8 milyar dolara yükselmiştir. 20 yıl içinde dış ticaret hacmi 27,1 kat, ihracat 29,5 kat artmıştır. Aynı zamanda ülkenin altın rezervlerindeki yükselme ve ulusal paradaki istikrarın sağlanmasıyla dış ticaret fazlası 53 kat artmıştır. Bağımsızlık öncesi dönemde ham madde ihraç edip mamul mal temin eden Özbekistan, bugün üretim gerçekleştirmekte, imal ettiği ürünleri ihraç etmektedir. Özbek ekonomisi çoğunlukla ileri teknoloji sistemlerini ithal etmektedir.
İhracatta çeşitlenmenin gerçekleşmesi, ülkenin pamuk ihracatına bağlı ekonomik yapısının değişmesini de beraberinde getirmiştir. 1990-2010 arası dönemde pamuk ihracatının ekonomideki payı %59,7 oranında azalarak %11,3 seviyesine gerilemiştir. Ülkenin toplam ihracatında ham madde dışındaki ürünlerin payı geçmiş dönemde %30 civarında iken bugün bu oran %70e yükselmiştir. Son 10 yıl içinde binek otomobillerin ihracatı 7.6, pamuk ipliği 4.7, örme kumaş 15.6, gübre mamulleri 11.7, petrol ürünleri 6.5, sebze ve meyve 14.1, ve küçük işletme ürünleri 10 kat büyümüştür. Bununla birlikte gıda ithalatı 4,5 kat azalmıştır.
Son 15 yılda Özbekistan buğday ithal eden bir ülke konumundan kendi buğdayını üreten, un ve buğday ihraç eden bir noktaya gelmiştir. Aynı zamanda et ve et ürünleri ithalatında 5, süt ve süt ürünlerinde 2.6, işlenmiş tarım ürünlerinde 3.5, alkollü ve alkolsüz içeceklerde 16 ve diğer gıda ürünlerinde 7 kat düşüş gerçekleşmiştir. Bunun yanı sıra halı ve yer kaplamalı tekstil ürünleri ithalatı 10, tekstil ürünleri 11 kat azalmıştır. Ülkenin toplam ihracatına göz atıldığı zaman çeşitli elektronik cihazların, gıda mamullerinin, tekstil ürünlerinin, hizmet ve otomotiv sektörü ürünlerinin büyük payı olduğu görülecektir. Ayrıca katma değeri yüksek ürünlerin ihracattaki payında belirgin bir artış gerçekleşmiştir. Katma değeri yüksek olan ürünlerin 1998 yılında ihracattaki payı % 25 iken bu oran 2010 yılında % 50 seviyesini aşmıştır.
Bağımsızlığın ilk yıllarında Özbek karar mercileri yabancı yatırımın teşvikine yönelik en uygun ortam ve şartların hazırlanabilmesi için büyük özen göstermiştir. Zengin yeraltı kaynaklarına ve ulaşım alt yapısına sahip Özbekistan yabancı yatırımcılara verdiği öncelik ve sağladığı olanaklar ile ekonomik ilişkilerde güvenilir bir ortak olduğunu ispatlamıştır. Özbekistanın Nevai bölgesinde oluşturulan Serbest Endüstriyel Ekonomik Bölge (SEEB) önümüzdeki 20-30 yıl içinde enerji tasarrufu sağlayan, modern teknolojik donanıma sahip, çevre dostu bir sanayi üssünün oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Nevai SEEBe kayıtlı işletmeler, her türlü vergi, zorunlu prim ve ödemeler ile yurtdışından temin edilmek istenen teknoloji ve hammadde ürünleri ile ilgili gümrük vergisinden muaf tutulacaktır. Bugün Nevai SEEB kapsamında hâlihazırda 21 proje bulunmaktadır.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi ile ilgili hükümetin aldığı tedbirler sonucu doğrudan yabancı yatırım girişinde gözle görülür bir artış gözlenmiştir. Ülke ekonomisinin bağımsız gelişme dönemi sürecinde 35 milyar doları yabancı yatırım olmak üzere toplam 100 milyar dolarlık yatırım teşvik edilmiştir. 1990lı yılların başında yabancı yatırım oranı % 10-15 civarında iken bu oran günümüzde % 83-85 seviyesine yükselmiştir. Bu dönemde 4,200 civarında yabancı sermaye ortaklı işletmeler oluşturulmuştur. Katma değeri yüksek üretimde; Amerikan General Motors, Texaco ve Case New Holland, Alman MAN, Daimler Benz ve Class, Japon İsuzu Motors, Sumitomo ve ITOCHU, Güney Koreli Korean Air, Korea National Oil Corporaiton ve Korea Telekom, Rus Gazprom ve Lukoil, Malezyalı Petronas ve Çinli China National Petroleum Corporaiton şirketleri öne çıkan yabancı ortaklardır. Yabancı yatırımın teşvik edilmesinin bir sonucu olarak yeni otomobil fabrikaları, önde gelen yabancı firmaların ortaklığı ile Buhara Petrol Rafineri Fabrikası, Şurtan Gazkimya Kompleksi, Kongrad Sodyumhidroksit Fabrikası ve çok sayıda tekstil kompleksi kurulmuştur.
Özbekistan ekonomisinin modernizasyonu ile ilgili projelerin uygulamaya konulmasında 2007de Devlet Başkanının girişimi ile Özbekistan Cumhuriyeti Kalkınma ve Gelişme Fonunun oluşturulması oldukça önemlidir. Günümüzde bu fonun ana sermayesi 7 milyar Amerikan dolarıdır. Fonun yatırım portföyü, 4.5 milyar dolarlık bölümü fon tarafından finanse edilen toplam 18.5 milyar doların üzerindeki 55 yatırım projesinden oluşmaktadır.
İthalatın yerini alacak sanayinin ve yerel üretimin geliştirilmesi ülkenin dış ekonomik faaliyetlerinin en önemli ögelerinden birisidir. Ülkede bu konu ile başlayan faaliyetler kapsamında 2000 yılında 1450den fazla çeşitli hazır ürün, parça ve malzeme yerel üretim ile gerçekleştirilmiştir. İthalat yerine yerel üretimde kat edilen mesafenin Özbekistan ekonomisine katkısı 2000-2010 yılları arasında 14 milyar dolardan fazla olmuştur. Özbek ekonomisinin 20 yılını değerlendirirken pazar ekonomisine geçiş sürecindeki kararlılığının altını tekrar çizmek gerekir. Reel sektörde yatırımcıların geniş çaplı teşviki, ürün ihracat kapasitesindeki kayda değer artış ve buna bağlı olarak elde edilen dış ticaret fazlası Özbekistan ekonomisinin çeşitlenmesini beraberinde getirmiştir.
Özbekistan, yalnızca hammadde kaynakları ile değil yeraltı kaynakları ile de adından söz ettiren bir ekonomi olma yolunda ilerlemektedir. Özellikle, doğalgaz rezervleri ile Hazar Havzası enerji politikalarında Türkmenistan ve Kazakistan ile birlikte belirleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Özbekistanda bugün 171 adet petrol ve doğalgaz rezervi bulunmaktadır. Nitekim petrol ve doğalgaz sanayi Özbekistan ekonomisinin lokomotifi haline gelmektedir. Sahip olduğu doğalgazı ekonomik kazanıma dönüştürmeye başlayan Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Rusyaya doğalgaz ihraç etmektedir. Aynı zamanda Türkmenistandan Çine doğalgaz taşınmasını sağlayan hattın büyük bir kısmı Özbekistan topraklarından geçmekte ve bu durum Özbekistanın transit ülke olarak da enerji sektöründe yer almasını sağlamaktadır. Böylece, Özbekistan enerji sektörü giderek büyümekte ve Özbek ekonomisinin yakaladığı büyüme oranlarına katkı yapmaktadır.
Özbekistanın ekonomik büyümesini değerlendirirken dış politikasındaki değişimi ve gelişimi de göz ardı etmemek gerekir. Özbekistanın 20 yıllık dış politikasına bakıldığı zaman bağımsız bir dış politika takip edebilmek için yoğun çaba sarf edildiği gözlemlenmektedir. Gerektiğinde dünyanın büyük güçleri karşısında Özbekistanın bağımsız bir devlet olarak kendi hassasiyetlerini ortaya koyabilmesi oldukça önemlidir. Ekonomik büyümesi ile paralel olarak dış politikasında kendine özgü bir duruş sergilemesi Özbekistanın uluslararası politikada kazandığı saygınlığa temel teşkil etmektedir.
Gerek ekonomik alanda yakaladığı büyüme gerekse dış politikasında geliştirdiği tavır Özbekistanın uluslararası politikada giderek ön plana çıkmasını sağlamaktadır. Yürürlüğe koyduğu reformlar ve bu reformları uygulama konusundaki kararlı tutumu Özbekistanda istikrarın temelini oluşturmaktadır. Ulusal menfaatleri konusundaki hassasiyetleri ise bağımsız ve çok taraflı bir ekonomik ve dış politika takip etmesini beraberinde getirmiştir. Önümüzdeki dönemde, Özbekistanın yakaladığı bu ivme ile gerek bölgesinde gerekse yakın coğrafyasında söz sahibi bir devlet olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Özbekistanın Nüfusu
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri arasında Rusya ve Ukrayna'dan sonra en kalabalık nüfusa sahip olan Özbekistan'ın nüfusu 30 milyona yaklaşmıştır. Ocak 2012de Özbekistan'ın nüfusu 29 milyon 550 bin olarak açıklanmıştır. Özbekistan Devlet İstatistik Kurumu verilerine göre ülke nüfusunun % 52'sine yakını şehirlerde yaşamaktadır. Ülkede nüfusun % 35'ni 15 yaş altı, % 5'ini ise 65 yaş üstü kişiler oluşturmaktadır. Ülkede erkek nüfus, az bir farkla kadın nüfusunun önünde seyretmektedir. Özbekistan nüfusunun, 2020'de 35 milyona yaklaşması beklenmektedir. 130 dolayında ayrı halkın yaşadığı ülkede Tacikler ve Ruslar azınlık durumundaki en kalabalık iki unsur konumundadır.
Sağlık ve Turizm Sahalarında Yapılan Reformlar
Özbekistanda Devlet bütçesinin yüzde 17,7si ve GSYİHnin yüzde 4,1i sağlık sisteminin masraflarına tahsis edilmektedir. Aynı zamanda sağlık sisteminin altyapısını güçlendirmek için 700 milyon dolarlık yabancı ülkelerden kredi ve teknik yardım alınmıştır. Son üç yılda sağlık sisteminin masrafları 2,5 kat artırılmıştır. Bu çabaların sonucu olarak 1991den bu yana ortalama yaşam süresi 67den 73e çıkmış, kadınlarda 75e kadar yükselmiştir. Sağlık sisteminin geliştirilmesi için yakın gelecekte ise çeşitli kaynaklardan 1,5 milyar dolarlık kaynak tahsisi öngörülmektedir.
Tarihi İpek Yolu güzergâhında yer alan Özbekistanda 4 binden fazla tarihi ve kültürel eser bulunmaktadır. Özbekistan, dünya genelinde en fazla tarihi esere sahip olan ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Bunun dışında turistler Karakum ve Kızılkum sahrasında yürüyüş (trekking), at üzerinde geziler, karla örtülü Tanrı Dağlarının batısında kayak, kış sporları ve helikopterli kayak (heliskiing) yapabilmektedir. Ayrıca dağcılık, milli ormanlar ve sağlık merkezleri de turistlerin ilgisini çekmektedir. 2010 yılında ülkeye gelen turist sayısı % 7′ye yakın oranda artarak 1 milyona ulaşmıştır.
Özbekistana gelen turistlerin % 60′ı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden, % 25′i Asya ve Amerika, % 15′i de Rusyanın ilk sırada yer aldığı Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinden gelmiştir. Şu anda yılda 2 milyon turist ağırlama kapasitesine sahip olan Özbekistan, 2012′de turist sayısını % 30 artırarak 1 milyon 300 bine çıkarmayı hedeflemektedir. Özbekistanda hâlihazırda 260 otel ve 700 dolayında turistik acente bulunmaktadır. Öte yandan Özbekistan, turizmini canlandırma adına başkent Taşkent ile ülkenin tarihi kenti Semerkant arasında hızlı tren projesini Eylül ayında hayata geçirmiştir. Hızlı trenin faaliyete geçmesiyle birlikte 5 saat süren Taşkent-Semerkant hattı 2 buçuk saate inmiştir.
Uluslararası fuarlar, Özbekistanın turizm politikasında önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda 2-4 Kasım tarihleri arasında Büyük İpek Yolunda Turizm başlığı adı altında 17. Uluslararası Taşkent Turizm Fuarı gerçekleştirilmiştir. Özbek Turizm Milli Şirketi tarafından düzenlenen fuara 36 ülkeden 500′e yakın yabancı turizm şirketi ve acente, 100 civarında yabancı gazeteci katılmıştır. Türkiye, ilk defa ortak olarak yer aldığı bu fuara Çorum ve Ordu illerinin stantları ile katılmıştır. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki sanatçılar 2 gün boyunca fuar alanında sahne alarak Türk müziği ve halk oyunlarından çeşitli örnekler sunmuşlardır.
Fuarın açılışında konuşma yapan BM Dünya Turizm Örgütü Üyesi Ülkelerle İlişkiler ve Hizmetler İcra Direktörü Zoltán Somogyi, Özbekistanın turizm potansiyelinin öneminden ve turizm piyasasında Özbekistanın yükselen profilinden bahsetmiştir. Fuar kapsamında ayrıca Turizmin Geliştirilmesi İçin Yenilikçi Çözümler başlıklı bir seminer düzenlenmiştir. Seminerde yerli ve yabancı uzmanlar ile bürokratlar, turizmin gelişme eğilimleri hakkında konuşmalar yapmış ve fikir alışverişinde bulunmuşlardır.
Özbekistan, bağımsızlığını kazanmasından itibaren turizm sektörünün geliştirilmesi yolunda önemli mesafe kat etmiş ve bu alanda ciddi itibar kazanmıştır. Güney Korenin Gyeongju kentinde düzenlenen Dünya Turizm Örgütü 19. toplantısında Özbekistan, 2011-2015 dönemi için örgütün İcra Kurulu üyeliğine seçilmiştir. Özbekistanın Büyük İpek Yolunu kapsayan geniş bir coğrafyada turizmin gelişmesine ve icra kurulunun çalışmalarına olumlu katkıda bulunacağını söylemek mümkündür. 2004 yılında ülkenin Semerkant şehrinde Dünya Turizm Örgütünün Bölge Ofisi kurulmuştur.
Diyanet Alanında Yapılan Düzenlemeler
Eski Sovyet dönemi olan 1990 yılında Özbekistanda sadece 89 adet mescit ve iki medrese faaliyet gösterirken, günümüzde mescitlerin sayısı iki bini geçmiştir. Yüzlerce cami inşa edildi ve yeniden yapılandırıldı. 22 Ağustos 2003 tarihli Bakanlar Kurulunun kararına binaen 15 adet tesis-dini kompleks, ziyaret ve mezar yerleri Özbekistan Müslümanları İdaresine geri verilmiştir. Bağımsızlık yıllarında Kuranı Kerim, Özbek diline çevrilmiş ve 3 kere yayımlanmıştır. Özbekistanın bağımsızlığına kavuşmasıyla, tüm dini bayramlar özgürce kutlanmaya başlamıştır. Özbekistan Cumhurbaşkanının 1991 tarihindeki kararnamesine göre, çoğu inançlı insanların talepleri dikkate alınarak Roza Hayit (Ramazan Bayramı) ve Kurban Hayit (Kurban Bayramı) bayramları tatil günü olarak belirlenmiştir.
2004ün sonunda Özbekistan Müslümanlar Kurulu ile Körler Derneği işbirliğinde Brail yazı (Körler Alfabesi) tipinde yazılan kutsal Kuran tanıtımı yapıldı ve Özbekistan bu konuda dünyada 3. ülke olmuştur. Özbekistanda, gözleri ile dünyayı tanıma olanağına sahip olmayan 24 bine yakın vatandaş bulunmaktadır. Bundan sonra özel okullar, kütüphaneler, ayrıca isteyen herkes Brail alfabesiyle yazılan Kuran kopyasına sahip olabilir. Ayrıca, duyma özürlüler için Taşkentteki beş adet camide işaret dilinin kullanılması ve bu yöntemin ülkenin diğer bölgelerinde de uygulamaya konulması hakkında karar alınması özürlüler için paha biçilmez bir hediye olmuştur.
Eylül 1999da Taşkentte Özbekistan Devlet Başkanının teşebbüsü ile Taşkent İslam Üniversitesi açılmıştır. Ayrıca üniversite bünyesinde akademik liseler de faaliyet göstermektedir. Mevcut Özbekistan dini eğitim sisteminde, Taşkent İslam Üniversitesi, İslam Enstitüsü ve 10 medrese faaliyet göstermektedir.
Özbekistan Cumhurbaşkanının 28 Ağustos 2006daki kararnamesiyle yıllık Hac ve Umre seferlerinin düzenlenmesi ile ilgili bir kurul oluşturuldu. Bu kurulun en önemli görevi, Hac ve Umre için vatandaşların hazırlanması, mevzuatta yer alan şartların yerine getirilmesinin denetlenmesi konusunda bakanlık ve kurumlar arasında verimli bir koordinasyon ve işbirliği sağlanmasıdır. Özbekistanda Hac ibadetini yerine getirmek isteyenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır. Bağımsız olmadan önce yıllık Haca giden Müslümanların sayısı sadece 5-6 bin civarında iken, bağımsız olduktan sonra geçen 20 yılda toplam 80 bine yakın Özbek Müslüman Hac farizasını yerine getirmiştir. Bunun dışında, her sene binlerce Özbek Müslüman, Umre ibadetini yerine getirmek amacıyla Mekke ve Medineye gitmektedir.
Sonuç
Özbekistan; 20 yıllık bağımsızlık süresince sosyal, ekonomik, kültürel, eğitim ve diğer insani alanlarda büyük mesafeler kat ederek günümüzde Orta Asyanın kalbinde gelişmiş ve umutla geleceğe bakan bir ülke konumuna gelmiştir. İzlediği bağımsız dış politika, Şanghay İşbirliği Örgütü bünyesinde izlediği faal dış politika, siyasal istikrar ve ekonomik gelişmesi ile Orta Asyanın önemli devletlerinden biri konumundadır. Yukarıda değinilen ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarındaki veriler bu ülkenin resmi devlet kaynaklarından elde edilmiştir. Yeri gelmişken bu verilere ve rakamlara ulaşmamı sağlayan Özbekistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı değerli dostum Sayın İslam Karimova teşekkürü borç bilirim.
Yazımın başında da değindiğim gibi uzun yıllar Orta Asyada görev yapma münasebeti ile Özbekistanın bütün coğrafyasını, gelişmiş kentlerini, dağlarını, ovalarını, tarihi eserlerini, nehir kıyılarını hatta çöllerini gezmiş ve dolaşmış birisi olarak bu ülkenin zengin, kültürel mirası, ekonomik alt yapısını bilmekteyim. En önemlisi Özbek insanının zekâsı, çalışkanlığı ve girişimci ruhu ile var olan yapısal sorunları çözerek ülkelerini önümüzdeki yıllarda gıpta ile bakılacak bir ülke konumuna yükselteceği kanaatindeyim.
Kuşkusuz bu dost ve kardeş ülkenin bütün ülkelerde olduğu gibi sorunları ve problemleri vardır. Bizler kardeş ülkeleri araştırıp yazarken o ülkelerin sosyal, siyasal ve toplumsal olaylarına bakarken Batının taraflı ve önyargılı yaklaşımıyla değil iyi niyetli ama gerçekleri de göstererek analiz yapmaya gayret etmekteyiz. Özbekistanda önümüzdeki yıllarda katılımcı demokratik yönetimin temel unsuru olan siyasal partilerin özgürce faaliyet göstermesine yönelik gerekli ortam hazırlanmalıdır. Özbekistan siyaseti, daha demokratik bir niteliğe kavuşturulmalı, basın özgürlüğü ve siyasal hürriyetler genişletilmeli, insan hakları mevzuunda var olan sıkıntılar giderilmelidir.
Türk ve Özbek halkları arasında güçlü tarihsel kardeşlik bağlarının yanı sıra dil, din ve kültürel benzerliğin bulunması, ortak tarihi mirasa sahip olunması iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin daha da gelişmesi için temel dayanak teşkil etmektedir. Özbekistan hükümeti Türkiye vatandaşlarına uygulanan katı vize uygulama yaklaşımını yumuşatabilir. Böyle bir durumda yüz binlerce Türk dünyası sevdalısı; Semerkand, Buhara, Hiva, Taşkent, Andican, Termes ve nice tarihi ve kültürel zenginliklerle donanmış Özbek kentlerini görmeye ve ziyaret etmeye akın edecektir. Özbekistanın geleceğinde turizm sektörünün küçümsenmeyecek büyük bir paya sahip olduğu aşikârdır. Özbek karar mercileri, ülkenin tarihi, mimari ve kültürel varlıklarının sağladığı bu potansiyeli değerlendirebilmelidir.
Bugün Türkiye; turizm altyapısı, dünya standartlarındaki tesisleri ve en önemlisi bu sektörde çalışan eğitimli ve yetişmiş insan kaynağıyla diğer ülkelere örnek teşkil edebilecek müstesna olanaklara sahiptir. Özbekistan; turizm, seyahat ve bu sektörü ilgilendiren bütün hususlarda kolaylıkla Türkiyenin mevcut akademik potansiyelinden faydalanabilir. İki ülke arasında, konaklamadan tanıtıma, hizmetten muhasebe ve kaynak kullanımına, ulaştırmadan nitelikli eleman yetiştirmeye varıncaya kadar işbirliği imkânları vardır. Ümit ederiz önümüzdeki dönemlerde iki ülke arasındaki münasebetler daha da gelişerek bu dileğimiz gerçekleşir ve Türkiye vatandaşları bu sıcak insanların, misafirperver Özbeklerin ülkesini görme şansına kavuşur.
*Giresun Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı;
BİLGESAM Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü Direktörü
kara_agacli@yahoo.com
Dipnotlar:
1. http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2001:oezbekistann-siyasal-sistemi&catid=83:analizler-ortaasya&Itemid=149
2. http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=465:oezbekistan-unesco-likileri&catid=83:analizler-ortaasya&Itemid=149